Türkiye Arabuluculuk Vakfı olarak 27 Nisan – 3 Mayıs 2025 tarihleri arasında Londra’da ADR Group ortaklığı ile düzenlediğimiz arabuluculuk eğitimi hakkında bilgi almak için tıklayın.

Arabuluculuk Kararlarının Gizliliği: Kamuya Açıklık ve Gizlilik Arasındaki Denge - Türkiye Arabuluculuk Vakfı (TAV)

Arabuluculuk Bilgi Bankası

Arabuluculuk

Arabuluculuk Kararlarının Gizliliği: Kamuya Açıklık ve Gizlilik Arasındaki Denge

Günümüzde doğrudan mahkemeye gitmek yerine uyuşmazlıkları alternatif yöntemlerle çözme tercihi hem ülkemizde, hem de dünya genelinde giderek ivme kazanmaktadır. Arabuluculuk da, bu yöntemler içinde ilk akla gelen alternatiflerden bir tanesidir.

Pek çok kişi ve kuruluşun doğrudan yargıya başvurmak yerine arabuluculuğu tercih etmesinin pek çok geçerli sebebi bulunur. Süreçlerin daha hızlı ve daha ekonomik şekilde çözülmesini sağlamanın yanı sıra, tüm görüşmelerin ve alınan kararların gizli tutulması, arabuluculuğun seçilmesindeki en önemli etkenlerden bir tanesidir.

Bu yazıda, çeşitli örnekler de paylaşarak, arabuluculuk süreçlerinde gizliliğin nasıl sağlandığını ve bunun geleneksel yargı yöntemlerine göre ne gibi avantajlar sağlayabileceğini sizlere paylaşmaya çalışacağız.

Mahkeme Süreçlerinde Gizlilik Eksikliği

Mahkeme süreçleri, hukukun temel değerleri ve anayasal düzenlemelerle halka açık süreçler olarak konumlandırılmıştır. Halkın veya taraflardan birinin güvenliği söz konusu olmadıkça, tüm duruşmalar halka açık olarak yapılır ve mahkeme süreçlerinde alınan kararlar kamuoyu ile paylaşılır. Alınan kararların gerekçeleri ve buna ilişkin bilgi, veri ve belgeler de bu sürece tabidir.

Daha somut olarak ifade etmek gerekirse, iki taraf arasında ortaya çıkan bir uyuşmazlık mahkemeye taşındığında, bu süreç tamamen halka açık olarak ilerler. Dava ile ilgilenen herkes, bu sürece ilişkin tüm detayları saydam bir şekilde takip edebilir.

Bu durum, aslında hukuki süreçlerin tarafsız, saydam ve doğru şekilde işlemesi için gerekli ve olumlu bir durumdur. Tüm süreç topluma açık bir şekilde ilerlediğinde, yargının “gizli” bir şekilde ilerlemediği ve süreçlerin tamamen saydam olduğu garanti edilebilir. Mahkeme süreçlerinin ve duruşmaların “aleniyeti”, Türkiye Cumhuriyeti’nin ana yasasında da yer almaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası Madde 141  Mahkemelerde duruşmalar herkese açıktır. Duruşmaların bir kısmının veya tamamının kapalı yapılmasına ancak genel ahlakın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hallerde karar verilebilir

Gizlilik İhtiyacı

Bununla birlikte, günümüzde taraflar arasında oluşan her uyuşmazlık ve anlaşmazlığın mahkeme salonlarında görüşülmesi bir zorunluluk değildir. Kişi ve kurumlar, haklarını savunmak ve istedikleri sonuçlara ulaşmak için, kendi özel hayatlarını, ticari sırlarını veya toplum önünde tartışmak istemedikleri konuları gündeme getirmek istemeyebilir. Bazı uç senaryolarda, bunlara ilişkin endişeler, kişilerin uyuşmazlıklarını çözmemeyi tercih etmesini ve kendi haklarını savunmaktan vazgeçmesini bile sağlayabilir.

Arabuluculuk süreçleri, bu konuda önemli bir alternatif sağlamaktadır. Tanımı gereği, arabuluculuk süreçleri tamamen gizlilik esasına bağlı olarak yürütülür. Bu sürece dahil olan tüm görüşme ve yazışmalar, sadece taraflar ve süreci yöneten arabulucu tarafından takip edilir. Arabuluculuk süreçlerinin dışarıdan takip edilmesi, burada konuşulan kararların kamuoyu ile paylaşılması veya alınacak kararların başka birileri tarafından yönlendirilmesi mümkün değildir. Bu kişiler dışında herhangi birisinin sürece dahil olabilmesi için, her iki tarafın da buna onay vermesi gerekir — böyle bir durum olduğunda, sürece katılan kişilerin tamamı bu gizlilik prensibine uymak durumundadır.

Bu yaklaşım, arabuluculuk süreçlerinin daha hızlı, daha serbest ve daha verimli olmasını sağlar. Gizlilik, özellikle hassas ve ticari uyuşmazlıklar gibi mahremiyetin ön planda olduğu durumlarda tarafların kişisel bilgilerini ve kurumsal sırlarını korur. Aynı zamanda arabuluculuk sürecine katılanların, sundukları bilgi ve belgelerin mahkemede kullanılmayacağını bilmeleri, açık bir iletişim ortamı yaratır.

Arabuluculuk Süreçlerinde Gizliliğin Sağlanması

Arabuluculuk süreçlerinde gizliliğe ilişkin hükümler, 6325 Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ile belirlenmiştir. Kanunun dört ve beşinci maddeleri doğrudan sürecin gizliliği ile ilgilidir.

MADDE 4

(1) Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça arabulucu, arabuluculuk faaliyeti
çerçevesinde kendisine sunulan veya diğer bir şekilde elde ettiği bilgi ve belgeler ile diğer
kayıtları gizli tutmakla yükümlüdür.

(2) Aksi kararlaştırılmadıkça taraflar ve görüşmelere katılan diğer kişiler de bu
konudaki gizliliğe uymak zorundadırlar.

Bu süreçte önemli olan konulardan bir tanesi, yalnızca arabuluculuk sürecinin değil, süreç sonunda alınacak kararların da gizlilik ilkesi tarafından korunmasıdır. Bir başka deyişle, sürecin hiçbir aşaması taraflar ve arabulucu dışına çıkamadığı gibi, sonuç olarak alınan karar da bu taraflar arasında gizli kalacaktır.

Kanunun bir sonraki maddesi, arabuluculuk sürecinde kullanılan belge ve beyanların da aynı şekilde gizli olduğunu ifade etmektedir. Arabuluculuk sürecine konu olan uyuşmazlık, ilerleyen dönemlerde bir davaya konu olduğunda, arabuluculuk sürecinde gündeme gelen hiçbir konu (arabuluculuk faaliyetine katılma isteği, taraflarca ileri sürülen görüşler; teklifler, öneriler, arabuluculuk faaliyeti için hazırlanan belgeler, vb.) bu davada delil olarak kullanılamaz. Aynı şekilde, bu sürece katılan kişiler tüm bu süreçler hakkında tanıklık yapamaz.

Arabuluculuk sürecinin dünya genelinde temel ilkelerinden biri olan gizlilik ilkesi, ülkemizde de bu şekilde yasalar ile güvence altına alınmıştır. Bu süreçlerin etkili bir şekilde ilerleyebilmesi için, tarafların ve arabulucuların gizlilik ilkesinin önemi ve bu gizliliği nasıl korumaları gerektiği konusunda bilinçlendirilmesi, kritik öneme sahiptir.

Örnek Senaryolar

Yargısal süreçlerin kamuoyuna açık bir şekilde ilerlemesi ve saydam olması, hukukun vazgeçilmez boyutlarından bir tanesidir. Ancak aşağıdaki örnek senaryoları düşünmek, gizlilik sağlayan arabuluculuk süreçlerinin neden tercih edilebileceğini daha iyi anlamayı sağlayabilir.

Örneğin, özel hayata ilişkin uyuşmazlıklarda, gizlilik oldukça önemli bir konu haline gelmektedir. Aile Hukuku’na dahil olabilecek, eşler arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi gibi konularda, kişiler tüm özel hayatlarını mahkeme salonlarında paylaşmak konusunda rahat hissetmeyebilir. Bu durumda, arabuluculuk ve sunduğu gizlilik imkanı oldukça değerli hale gelmektedir.

Yine aynı hassasiyetler üzerinden, bir apartmanda ortak alanların kullanılması konusunda ortaya çıkabilecek uyuşmazlıklar da benzer endişeleri gündeme getirebilir. Kat malikleri, ortak alanların kullanılma şekli konusunda birbirleriyle anlaşmazlık içinde olabilir – ancak bu alanın kullanma şeklini açık bir şekilde ortaya koyacak, kamera kayıtları ve benzeri delilerin öne sürülebileceği bir mahkeme ortamı pek çok insan için tercih edilmeyecek bir senaryodur.

Ticari sırların korunması da, yine benzer bir örnek olarak gösterilebilir. Özellikle halk tarafından bilinen, büyük şirketler uyuşmazlık süreçlerinin tamamen halka açık bir şekilde ilerlemesini istemeyebilir. Ticari sırların, şirkete özel gizli belgelerin ve benzeri bilgilerin ortaya çıkması, kurumları zor bir durumda bırakabilir.

Bu ve gizliliğin ön planda olduğu tüm süreçler için, uyuşmazlıkları mahkeme yoluyla çözmek yerine arabuluculuk ile çözmek çok daha gizli ve güvenilir bir çözüm alternatifi yaratacaktır. Süreç sonuç olarak mahkemeye gitse bile, önce arabuluculuk yolunun denenmesi bu durumda mantıklı bir tercih olarak dikkat çekmektedir.

Gizliliğin Etik Boyutu: Denge Arayışı

Arabuluculuk süreçlerinin tamamen gizli olarak yürütülmesi, belli noktalarda hukukun kamuya açıklık ilkesi ile çelişebilir. Çok spesifik durumlarda, arabuluculuğun sunduğu gizlilik imkanı “olumsuz” bir konu olarak görülebilir veya bu gizlilik ilkesinin ortadan kaldırılması gerekebilir.

Yine yukarıdaki örneklerle paralel olarak düşündüğümüzde, ürünleri halk genelinde yaygın olarak kullanılan büyük bir şirketin ürünleri hakkında ortaya çıkacak bir uyuşmazlık, yalnızca bu şirket ve uyuşmazlık yaşadığı kişi / kurum ile ilgili bir konu olmaktan çıkabilir. Benzer bir senaryo olarak, bir şirketin faaliyetlerinin çevreye zarar vermesi gibi bir iddianın olduğu durumda, arabuluculuk sürecinin gizli olarak yürütülmesi etik açıdan doğru olmayabilir.

Arabuluculuk, hem Türkiye’de, hem de dünya genelinde özellikle son yıllarda büyük ivme kazanan ve özellikle ülkemizde hukuki zemine yeni oturtulmakta olan bir süreçtir. Taraflar arasında uyuşmazlık oluşabilecek ve bir arabulucu vasıtası ile çözülebilecek senaryolar sınırsız olabilir: Bu nedenle hangi senaryolarda gizliliğin tamamen korunacağı, hangilerinde belli bilgilerin halka açılacağı konusunda etik, hukuki ve işleyiş açısından muğlak noktalar ortaya çıkabilmektedir.

Önümüzdeki süreçlerde, bu konudaki yasaların giderek daha spesifik ve kapsamlı hale gelmesi ve bu konuda yeni düzenlemelerin yapılması beklenmektedir. Hangi tür uyuşmazlıkların kamuya açıklanabileceği ve hangi durumlarda gizlilik ilkesinin kesinlikle korunacağı yönünde daha somut yasalar çıktıkça, bu konunun yasal zeminde uygulanması da kolaylaşacak ve daha verimli hale gelecektir.

Bu süreçleri yakından takip etmek ve arabuluculuk süreçleri ile ilgili yapılacak yasal düzenlemelere hızlı bir şekilde ulaşabilmek için, sitemizi takip etmeye devam edebilir ve Haberler bölümümüzü ziyaret edebilirsiniz.